Sen söyle şimdi!...
İçinde bulunduğu sıkıntılarını
başkalarına da anlatmak onlarında huzurunu bozmak istemediği için mümkün
mertebe sessiz kalmaya sorulanlara sakin sakin cevap vermeye gayret etti. Sanki
hiçbirşey yokmuş gibi davranmaya çalıştı, fakat saatler ilerleyip gecenin karanlığı
bastıkça içindeki sıkıntı ve huzursuzlukta katlanarak artmaya başladı.
Çevresinde onu pekte anlayabilecek birileri yoktu her zamanki gibi!..
Onun için bütün sıkıntısını içinde saklamaya gayret gösterdi. Hele bir sabah olsa da işin aslının ne olduğunu gidip öğrensem diye aklından geçirerek yerinden kalktı, belki yatağıma yatarsam uyurum böylece enazından kafamın içindekilerden kurtulmuş olurum diye aklından geçirerek yatak odasına doğru yollandı…
Çevresinde onu pekte anlayabilecek birileri yoktu her zamanki gibi!..
Onun için bütün sıkıntısını içinde saklamaya gayret gösterdi. Hele bir sabah olsa da işin aslının ne olduğunu gidip öğrensem diye aklından geçirerek yerinden kalktı, belki yatağıma yatarsam uyurum böylece enazından kafamın içindekilerden kurtulmuş olurum diye aklından geçirerek yatak odasına doğru yollandı…
Yatağına uzandı ama gözünü bir
türlü uyku tutmuyordu. Bir sağa bir sola döndü gözlerini kapattı, Kendi kendine
gün içinde olanların bir detayını en ince ayrıntısına kadar tekrar tekrar aklından geçirdi.
Herşey gayet normaldi anormal denebilecek yâda şurada şunu eksik yaptın denebilecek bir yanlışlığı yoktu.
Sonra kendine telefonla söylenenleri bir kere daha düşündü, aklında kalan sözcükleri tek tek yeniden düşündü. Orada da pek anlaşılır bir durum yoktu. Telefonda uzun zamandır tanıdığı görevli ona neyi nasıl söylemişti. Söyledikleri arasında ne fark vardı. Acaba kaçırdığı yada unuttuğu bir söz oldu mu? Tekrar düşündü birdaha düşündü ama farklı bir şey aklına gelmedi.
Söylenenleri tek tek değerlendirdiğinde onu üzecek yada eyvah demesine sebep olabilecek bir şey yoktu.
Bu benim kuruntularım bir türlü bitmiyor diye hayıflandı kendi kendine tekrar yorganı başına çekti gözlerini kapattı kendini zorlayarakta olsa uyumaya çalıştı...
Herşey gayet normaldi anormal denebilecek yâda şurada şunu eksik yaptın denebilecek bir yanlışlığı yoktu.
Sonra kendine telefonla söylenenleri bir kere daha düşündü, aklında kalan sözcükleri tek tek yeniden düşündü. Orada da pek anlaşılır bir durum yoktu. Telefonda uzun zamandır tanıdığı görevli ona neyi nasıl söylemişti. Söyledikleri arasında ne fark vardı. Acaba kaçırdığı yada unuttuğu bir söz oldu mu? Tekrar düşündü birdaha düşündü ama farklı bir şey aklına gelmedi.
Söylenenleri tek tek değerlendirdiğinde onu üzecek yada eyvah demesine sebep olabilecek bir şey yoktu.
Bu benim kuruntularım bir türlü bitmiyor diye hayıflandı kendi kendine tekrar yorganı başına çekti gözlerini kapattı kendini zorlayarakta olsa uyumaya çalıştı...
Uğraşıyor kendini zorluyor, derin
derin nefes alıyor, sonra sayı saymaya başlıyor; bir, iki, ç,. dört , beş,.............,bisekizyüzkırkbir,binsekizyüzkırkiki,............onbeşbinyediyüzelli,onbeşbinyediyüzellibir,.......yüz yüzbinlere varıyor olmuyor, sonra
geçmişini yaptıklarını arkadaşları ile yaşadığı enteresan olayları düşünüyor
fakat bir türlü olmuyor işte neyapıyorsa yapsın bir türlü gözüne uyku girmek
bilmiyor vesselam. Uykusuzluğun yanında sürekli kötü düşüncelerin üzerindeki baskısı, gerginliğin oluşturduğu ateş vücudunun her yerinin terden ıslanmasına sebep oldu çıldıracak gibiydi.. Sinirlendi kendi
kendine bir şeyleri homurdandı ama birtürlü olmuyor işte.... olmuyor olmuyor olmuyor....
Yataktan kalktı oturma salona
geçti koltuğa oturdu, eline televizyonun kumandasını aldı kanallar arasında bir
tur attı ama onu eğlendirecek yada enazından kafasındaki birsürü karmaşık düşüncenin
bir anlık dahi olsa kafasından atılmasını sağlayacak bir program bulamadı.
Yabancı kanallara baktı belki bir
maç vardır izlerim ama oda nafile sonra belgeseller kanallarına bir göz atıp acaba
orada bir şey bulabilir miyim diye taradı fakat orada da ya bir inşaatın
hafriyat çalışmaları ya bir Amerikan hapishanesinde katillerin işlediği
cinayetlerin anlatıldığı can sıkıcı moral bozucu hikayeler hiçbiri onu kesmedi,
eline bırakmak için defalarca karar almasına defalarca niyetlenmesine rağmen bir
türlü bırakamadığı sigarasını aldı ağzına getirdi. Sigarasını yaktı derin derin
dumanı içine çekip pencereden dışarı doğru üfledi. Bir fırt iki fırt derken
sigara bitiverdi. Meret hemende bitiverdi dedi kendi kendine biraz gece
karanlığında pencereden gökyüzüne baktı; pırıl pırıl gökyüzüne serpiştirilmiş
gibi duran yıldızlara baktı sonra altın sarısı gibi gökyüzünde asılı duran
gittikçede uzaklaşan aya baktı. Herşey kendi kanunları içerisinde kanun
koyucusunun emirleri doğrultusunda hareket ediyordu. Tüm bunları görmemize
rağmen hala ne diye kendi kendimize sorunlar çıkarırız kaderimizde ne varsa onu
yaşayacağız bu olacak değiştirmek elimizden gelmez artık bu sıkıntıyı da stresi
de bırakalım işimize bakalım diye düşündü. Hiçbir şeyin dinlendiremediği
beynini gecenin sessiz karanlığında gökyüzünün sonsuz boşluğunu uzun uzun seyretmenin
yanında hafif hafif esen rüzgar azda olsa onu rahatlatmıştı. Bir süre gökyüzünü
sessizlik içinde seyretti. Saate baktığında vakit bir hayli geçmişti yarın
işbaşı yapacaktı fazla uykusuz kalmak işteki performansını olumsuz yönde
etkilemesi kaçınılmazdı yatmak gerekir diye düşündü daha sonra da yerinden
kalkıp yeniden inşallah uyuyabilirim umuduyla yatağına doğru gitti.
Sabahın ilk ışıkları ardından gelen
yakıcı yaz güneşi odaya vururken içeride oluşan sıcaklıkla beraber güneş
ışınları da kafasına vurmuştu uykulu haliyle yerinden kalktı pencerenin
perdelerini çekerek güneşin yakıcı ışıklarının içeriye girmesini önledi tekrar
yatmak uykusuna devam etmek istiyordu ki bir gün önce tüm huzurunu kaçıran o
sıkıcı telefon yeniden aklına geldi. Aklına gelmesiyle de uykusu tamamen kaçtı.
Lavaboya girdi elini yüzünü
yıkadı dişlerini fırçaladı. Havluyla güzelce yüzünü ellerini kuruladı. Havluyu
yerine astı. Aynaya baktı uykusuzluğun oluşturduğu yorgunluk gözlerinden her
haliyle belli oluyordu. Ama bunu düşünecek zaman yoktu. Odaya gelerek üzerini
çabucak giyindi çantasını kontrol etti. Cüzdanı telefonu gözlüğü hepsi yerinde
duruyordu. Mesele yoktu artık arabanın anahtarını alıp evden çıkabilirdi.
Asansöre bindi aşağı indi arabaya gidip kapıyı açtı koltuğa oturdu anahtarı
besmele çekerek kontağa sokup çevirdi. Önce sinyal ışıkları sarı yeşil kırmızı
hepsi yandı ardından da hepsi beraber söndü, tıpkı sıkıntılar gibi; geldi mi
hepsi beraber gelir, bitince de hepsi beraber biter. Ama öyle biter ki bizim
ömrümüzü de alıp götürür diye geçirdi aklından. Kontak anahtarını sonuna kadar
çevirip arabayı çalıştırdı. Vites kolunu çekti ve telefonda kendisine verilen
bilgilerin tam detayını öğrenmek üzere Ofise doğru yola koyuldu.
Etrafındakilere sezdirmek
istemese de kafasının içinde fırtınalar kopuyor sanki beyni ellerine ve
ayaklarına hükmetmiyordu. Her an bir hata yapacağım korkusu ile dikkatli olmaya
çalışıyordu. Ama bütün gayretine rağmen olmuyordu işte.
Yanında oturan arkadaşının
sorduğu soruyu bile duymamıştı. İkinci seslenişi üzerine farkına vardı kendini
toplayarak ;
—Affedesin biraz dalgınım
galiba!.. diyerek durumu geçiştirmeye çalıştı. Arabanın direksiyonuna bir başka
şekilde sarılıp karşılaşacağı duruma nasıl karşılık vereceğini kafasının
içinden planlamaya başladı. Tüm bu düşüncelerle yolunda sonuna da gelmişti. Hızını
azalttı sinyalini verdi. Müsait olan bir otoparka yaklaştı arabayı park etti.
Anahtarı eline alıp kontağı kapıları kapattı. Her ihtimale karşı kapıları
yeniden kontrol etti. Yanlış yada eksik yoktu. Artık görüşmenin neden ve sonucunu
öğrenmeye biran önce gitmeliyim dedi.
Hızlı adımlarla büroya yaklaştı.
Yaklaşması ile kalbinin atışı da hızlandı ayakları onu ileri değilde sanki geri
geri sürüklüyordu. Fakat çaresi yoktu biran önce gidip durumu öğrenmek ve ona
göre hareket etmek zorundaydı. Çok gergin bir şekilde merdivenleri birer birer
çıktı sağına soluna baktı tanıdık bir
yüz aradı ama kimsecikler yoktu koca dünyada sanki tek başına kalmıştı..
Büyük giriş kapısından içeri
girdi evrakını alacağı salonu görevliye sorarak öğrendi kendisini sürekli sakin
olmak konusunda için için uyararak tarif edilen kapıya doğru yürüdü, kapıya gelince üstünü başını birdaha kontrol etti, boğazındaki
kılçıkları temizledi kapıyı iki kere tıklattı!.. İçeriden gir diye ses gelmesini
beklemeden kapıyı açarak içeriye girdi.
İlk gözüne çarpan görüntü; görevli memurun önündeki masanın üzerinde bulunan bir sürü evrak oldu. Kimileri imzalanmış, kimileri imzalanmamış, kimileri ters, kimileri düz bir yığın evrak!..
İlk gözüne çarpan görüntü; görevli memurun önündeki masanın üzerinde bulunan bir sürü evrak oldu. Kimileri imzalanmış, kimileri imzalanmamış, kimileri ters, kimileri düz bir yığın evrak!..
Acaba hangisi bana geceyi haram
eden, gözüme uyku girmemesinin sebebi olan evrak diye düşünürken
görevli memur güler bir yüzle tebessüm ederek elini uzattı:
-Hoş geldiniz.. dedi o an içine
bir rahatlama geldi kendi kendine kötü bir şey olsa mutlaka tavrı farklı olurdu
deyip temkinli halini bırakmadan uzatılan eli sıktı hoşbulduk diye karşılık verdi sonrada beklemeye başladı..
Görevli memur masanın üzerindeki
yığınla duran evrakların içerisinden bir kâğıt çıkardı önüne doğru uzattı:
—Adınızı soyadınızı günün
tarihini ve teslim aldım diye yazıp imzalayın bu kadar deyip tekrar
gülümseyince kendisini toparlayıp bozuntuya vermeden:
—Acaba konusu ne? Diye sordu
—Önemli bir şey değil zannedersem
yılar önce açmış olup kazandığınız davanın temyiz kararı…
O an artık sinirden mi sevinçten
mi kime kızsam diye geçirdi aklından akşamdan beri gözüme uyku girmedi
neredeyse çıldıracak gibi oldum, sıkıntıdan yemek yemedim her şey gitti mahvoldum diye düşünürken
karşılaştığım duruma ne yapılır sen söyle şimdi!...
Yorumlar
Yorum Gönder